Gelmiş Geçmiş En Güzel Vampir Filmleri...
4 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Gelmiş Geçmiş En Güzel Vampir Filmleri...
1-Nosferatu (1922)
Birçok kaynağa göre sinema tarihinin ilk vampir filmi. Bram Stoker’in romanının serbest bir uyarlaması olmasına karşın kaynağını o günlerde belli etmemişti. Bu sebeple de Nosferatu ismini kullandı. Dracula karakterini ise Graf Orlok adıyla perdeye yansıttı. Sessiz sinemadaki Alman ekspresyonizmi akımının en önemli ismi Friedrich Wilhelm Murnau imzalı yapıt, sonradan birçok filme esin kaynaklığı yaptı. Anlattığı hikaye ise şatosunda yaşayan Nosferatu’yu ziyarete giden bir emlakçının kaybolmasına odaklıydı. Bir şekilde sevgilisi de tehlikeye giren bu adamın içine düştüğü tehlikeden kurtulma çabasına değiniyor. Nosferatu’yu canlandıran Max Schreck’in ise o zamanlar karakterine çok fazla girdiği için intihar etmek istediği dahi söyleniyor. Max Schreck isminin sonradan “Batman Dönüyor”da (“Batman Returns”) bir karakter ismine dönüştüğünü ve filmin sadece korku filmlerinin değil, sinema tarihinin de en iyileri arasında sayıldığını da ekleyelim.
2-Karanlık Bastığında (Near Dark) (1987)
Caleb, güzel bir kıza tutulur. Ancak o kızın bir grup serseri ile yolculuk ettiğini öğrenir. Bir süre sonra ise Amerika’nın batısında yol alan bu grubun kötü vampirlerden oluştuğunu anlayacaktır. Vampir filmi ile western türünü iç içe geçirmesiyle dikkat çeken yapıt, aynı zamanda vampir kavramını alt kültürün içine sokarak da sonuç almıştı. Zira burada aristokrasi mantığı, ilk kez evsiz-yurtsuz insanların arasına giriyordu. “Point Blank”, “Strange Days” gibi filmleriyle tanıdığımız Kathryn Bigelow imzalı yapıtta Bill Paxton, Lance Henriksen gibi isimler rol alıyor. Hala etkisi süren devrimci bir vampir filmi olduğuna şüphe yok. Yol filminde canlanan vampirler ve daha birçok uçarı şey mevcutlar dahilinde…
3-Dracula (1931)
Universal Pictures, 1930’lu yıllarda korku filmleri çekmeye karar vermişti. Zira farklı türler üreterek maddi anlamda yeni alanlar açmayı hedefliyordu o zaman stüdyolar. Şirket de bu mantık ışığında o yıllarda sesli sinemanın doğuşuyla birlikte ilk olarak Dracula, Frankenstein ve Kurtadam filmleri üretti. Çünkü bunların tamamının romanları vardı ve uyarlamanları kolaydı. “Dracula”, bu filmlerin ilki olma özelliği taşıdı. Film, stüdyonun tür konusunda güvendiği yönetmen Tod Browning’in imzasını taşıyor. Ana karakter Dracula rolünde ise ünlü korku oyuncusu Bela Lugosi var burada. Sonradan kültleşen oyuncu, her zamanki gibi klasik Dracula öyküsüne öncülük ediyor. Dracula’nın şatosuna girip vampire dönüşen bir insan, bu salgını Londra’ya yayar. Tabii Dracula’nın laneti, yavaş yavaş bütün şehre yayılır. Tabii hayatının aşkını bulana kadar!
4-Bıçağın İki Yüzü (Blade) (1998)
Melez bir vampir avcısının hikayesini anlatan yapım, 2002 ve 2004 iki de devam filmiyle onurlandırıldı. Bir vampir avcısının vampirleri dünyadan temizlemesini, bu amacında da aldığı insancıl yardımları öne çıkarıyor bu yapıt. Filmin, yüksek tempolu bir aksiyon vaat etmesinin yanında, bir çizgi roman uyarlaması olması da dikkat çekici. Zaten bu yönüyle de vampir filmini çizgi roman mantığının içine sokmuştu 10 sene önce. O Dracula adlı kötü ortadan kalkmış, hatta kendi motiflerini burada Wesley Snipes’ın canlandırdığı iyi adamın ya da çizgi roman kahramanının vücuduna yerleştirmişti. Yani alt tür açısından önemli milatlardan biridir bu yapıt. Zaten günümüze kadar da etkisini sürdürmüştür. Yönetmeni ise İngiliz Stephen Norrington.
5-Açlık (The Hunger) (1983)
Mısırlı vampir Miriam, yaşamını sevgililerinin kanlarını içerek sürdürmektedir. Buna karşılık olarak sevgililerin ömürlerini uzatmaktadır. Ancak bir gün bu durumdan sıkılan Miriam, vampir sevgilisi John’un da ölmesiyle birlikte sevgiyi dışarıda aramaya başlar. Dr. Sarah’ya aşık olunca ise durum çok daha farklılaşacaktır… “Çılgın Romantik” (“True Romance”), “Top Gun” ve “Domino” gibi filmlerin yönetmeni Tony Scott imzalı yapım, vampir mantığını eşcinsel ilişkilerin içine sokmasıyla dikkat çekiyor. Tabii daha çok da mitin seks tarafını modern dünyaya dahil ederek sonuç alıyor. Zira bu aslında seksle yaşayan bir kadının hikayesi. O kadını canlandıran Catherine Deneuve, onun aşığı rolünde ise Susan Sarandon var. Lezbiyen seks sahnesiyle çığır açmış sinema tarihinin en uçarı vampir filmi bu!
6-Vampir (Vampyr – Der Traum Des Allan Grey) (1932)
Genç gezgin Allan Grey, bir şatoya gelir. Ancak günler geçtikçe şatonun içinde açıklanamaz şeyler olmaktadır. Bir gölgeye, kabusunun kendisini öldürmesine ve daha nice şeye tanık olur. Şatonun lordunun kızlarından birinin ölmesiyle birlikte ise bu gördüklerinin gerçeğin ta kendisi olduğunu anlayacaktır. Sinema tarihinin en serbest vampir filmi olarak gösterilen yapım, gördüğümüz hiçbir alt tür örneğine benzemez. Zira aslında Sheridan Le Fanu’nun romanının uyarlamasıdır. Yani Bram Stoker’in Dracula eseri dışında da vampir filmi alt türünü kullanan romanlar olduğunun bir kanıdıdır. Yönetmenlik koltuğunda usta Danimarkalı yönetmen Carl Theodor Dreyer’in oturması da farkını ortaya koyar. Zira Dreyer, sanat sinemasındaki kilit isimlerden biridir sinema tarihi kitaplarına göre…
7-Alacakaranlık (Twilight) (2008)
17 yaşındaki Isabella’nın bir kasabayla gelmesiyle beraber orada yaşayan bir vampire aşık oluşunu anlatan yapım, gençlik filminin içine vampir motiflerini sokmasıyla çığır açtı. Bir roman uyarlaması olmasının yanında karakterlerinin sorunlarını anlatırken çizgi roman mantığını da benimsemesi tadına tat katıyor eserin. Yönetmenlik koltuğunda ise “Onüç” (“Thirteen”) filminden tanıdığımız Catherine Hardwicke var. 19. yüzyılda aristokrasi-proletarya çekişmesinin gündemde olduğu bir dönemde ortaya çıkan vampir hikayesi, burada 21. yüzyıl dünyasına uyarlanmış durumda. Öyle ki vampirler bile vejetaryen ve yarasaya dönüşmek yerine uçuyorlar!
8-Vampir Nosferatu (Nosferatu, Phantom Der Nacht) (1979)
60’larda sinemaya giren usta Alman yönetmen Werner Herzog’un Murnau’nun 1922 tarihli filmine saygı duruşunda bulunduğu yapım, o filmi renkli döneme birebir uyarlamasıyla dikkat çekmiştir her zaman. Bu tarafıyla da kimi zaman şiirsel sekanslarıyla eşine az rastlanır bir vampir filmi olmayı becermişti. Nosferatu’yu Herzog’un kadim dostu ve oyuncusu Klaus Kinski’nin, onu ziyarete gelen emlakçı Jonathan Harker’ı ise Bruno Ganz’ın (“Çöküş” filminin Hitler’i) canlandırdığı yapıt, 19. yüzyıldaki dünyayı kavramasıyla dikkat çekmiştir en çok da. Tabii Murnau’nun filminden farkı, vampir karakterine Graf Orlok yerine Kont Dracula ismini vermesidir.
9-Dracula’nın Dehşeti (The Horror Of Dracula) (1958)
Aynen 1930’larda Universal’ın yaptığı gibi 50’lerde de İngiliz Hammer Films şirketi korku filmi üretmek için kesenin ağzını sonuna kadar açtı. Zira şirket, korku filmi üreticisi olarak anılmak istiyordu. Bu bağlamda da bu filmin yönetmeni Terence Fisher’a Mumya, Kurtadam ve Frankenstein filmleri çektirmesinin yanında, “Quatermass Experiment” gibi farklı korku filmleri de üretti. Bu filmlerin çoğunluğunun başrolünde ise sonradan kültleşecek oyuncu Christopher Lee rol aldı. “Yüzüklerin Efendisi”nde Saruman rolünde izlediğimiz oyuncuyu, bu filmde Kont Dracula rolünde görüyoruz. Tabii en önemlisi de bu uyarlamanın Bram Stoker’in romanına yüzde yüz anlamda sadık kalarak metnin özündeki gotik atmosferi koruması. Yani Jonathan Harker’ın Kont Dracula’nın şatosuna girip vampire dönüşmesiyle birlikte yaşananlar anlatılıyor yine. Ancak burada vampir avcısı Van Helsing biraz daha ön planda…
10-Karanlıklar Ülkesi (Underworld) (2003)
Selene, vampirlerle kurtadamların arasında kalmış bir avcıdır. Vampir olması ise bu savaşta taraf tutmasını sağlamaktadır. Ancak Michael adlı bir kurtadama aşık olunca onun için her şey daha farklı olacaktır. Len Wiseman’ın yönettiği yapım bir çizgi roman uyarlaması. “Karanlık Ülkesi”nin piyasaya çıktığı yıl ABD’de 60 milyon dolarlık bir gişe geliri getirmesi, 2006’da bir de devam filminin çekilmesini sağladı. O film de 70 milyon dolarlık bir hasılat getirdi. 2009 yılında ise serinin üçüncü filmi çekildi. “Karanlıklar Ülkesi”nin ilk iki filminde başrolü ünlü ve güzeller güzeli oyuncu Kate Beckinsale canlandırıyor. Beckinsale’i “Pearl Harbor”, “The Aviator”, “Click” gibi filmlerdeki aşık rolleriyle tanıyoruz. Serinin alt türe kattıkları ise daha çok vampir filmini kurtadam filmi ile birleştirmesinde yatıyor. Bir de tabii “Bıçağın İki Yüzü”nün yolunu izleyerek vampir filmine aksiyonu katmasında…
Birçok kaynağa göre sinema tarihinin ilk vampir filmi. Bram Stoker’in romanının serbest bir uyarlaması olmasına karşın kaynağını o günlerde belli etmemişti. Bu sebeple de Nosferatu ismini kullandı. Dracula karakterini ise Graf Orlok adıyla perdeye yansıttı. Sessiz sinemadaki Alman ekspresyonizmi akımının en önemli ismi Friedrich Wilhelm Murnau imzalı yapıt, sonradan birçok filme esin kaynaklığı yaptı. Anlattığı hikaye ise şatosunda yaşayan Nosferatu’yu ziyarete giden bir emlakçının kaybolmasına odaklıydı. Bir şekilde sevgilisi de tehlikeye giren bu adamın içine düştüğü tehlikeden kurtulma çabasına değiniyor. Nosferatu’yu canlandıran Max Schreck’in ise o zamanlar karakterine çok fazla girdiği için intihar etmek istediği dahi söyleniyor. Max Schreck isminin sonradan “Batman Dönüyor”da (“Batman Returns”) bir karakter ismine dönüştüğünü ve filmin sadece korku filmlerinin değil, sinema tarihinin de en iyileri arasında sayıldığını da ekleyelim.
2-Karanlık Bastığında (Near Dark) (1987)
Caleb, güzel bir kıza tutulur. Ancak o kızın bir grup serseri ile yolculuk ettiğini öğrenir. Bir süre sonra ise Amerika’nın batısında yol alan bu grubun kötü vampirlerden oluştuğunu anlayacaktır. Vampir filmi ile western türünü iç içe geçirmesiyle dikkat çeken yapıt, aynı zamanda vampir kavramını alt kültürün içine sokarak da sonuç almıştı. Zira burada aristokrasi mantığı, ilk kez evsiz-yurtsuz insanların arasına giriyordu. “Point Blank”, “Strange Days” gibi filmleriyle tanıdığımız Kathryn Bigelow imzalı yapıtta Bill Paxton, Lance Henriksen gibi isimler rol alıyor. Hala etkisi süren devrimci bir vampir filmi olduğuna şüphe yok. Yol filminde canlanan vampirler ve daha birçok uçarı şey mevcutlar dahilinde…
3-Dracula (1931)
Universal Pictures, 1930’lu yıllarda korku filmleri çekmeye karar vermişti. Zira farklı türler üreterek maddi anlamda yeni alanlar açmayı hedefliyordu o zaman stüdyolar. Şirket de bu mantık ışığında o yıllarda sesli sinemanın doğuşuyla birlikte ilk olarak Dracula, Frankenstein ve Kurtadam filmleri üretti. Çünkü bunların tamamının romanları vardı ve uyarlamanları kolaydı. “Dracula”, bu filmlerin ilki olma özelliği taşıdı. Film, stüdyonun tür konusunda güvendiği yönetmen Tod Browning’in imzasını taşıyor. Ana karakter Dracula rolünde ise ünlü korku oyuncusu Bela Lugosi var burada. Sonradan kültleşen oyuncu, her zamanki gibi klasik Dracula öyküsüne öncülük ediyor. Dracula’nın şatosuna girip vampire dönüşen bir insan, bu salgını Londra’ya yayar. Tabii Dracula’nın laneti, yavaş yavaş bütün şehre yayılır. Tabii hayatının aşkını bulana kadar!
4-Bıçağın İki Yüzü (Blade) (1998)
Melez bir vampir avcısının hikayesini anlatan yapım, 2002 ve 2004 iki de devam filmiyle onurlandırıldı. Bir vampir avcısının vampirleri dünyadan temizlemesini, bu amacında da aldığı insancıl yardımları öne çıkarıyor bu yapıt. Filmin, yüksek tempolu bir aksiyon vaat etmesinin yanında, bir çizgi roman uyarlaması olması da dikkat çekici. Zaten bu yönüyle de vampir filmini çizgi roman mantığının içine sokmuştu 10 sene önce. O Dracula adlı kötü ortadan kalkmış, hatta kendi motiflerini burada Wesley Snipes’ın canlandırdığı iyi adamın ya da çizgi roman kahramanının vücuduna yerleştirmişti. Yani alt tür açısından önemli milatlardan biridir bu yapıt. Zaten günümüze kadar da etkisini sürdürmüştür. Yönetmeni ise İngiliz Stephen Norrington.
5-Açlık (The Hunger) (1983)
Mısırlı vampir Miriam, yaşamını sevgililerinin kanlarını içerek sürdürmektedir. Buna karşılık olarak sevgililerin ömürlerini uzatmaktadır. Ancak bir gün bu durumdan sıkılan Miriam, vampir sevgilisi John’un da ölmesiyle birlikte sevgiyi dışarıda aramaya başlar. Dr. Sarah’ya aşık olunca ise durum çok daha farklılaşacaktır… “Çılgın Romantik” (“True Romance”), “Top Gun” ve “Domino” gibi filmlerin yönetmeni Tony Scott imzalı yapım, vampir mantığını eşcinsel ilişkilerin içine sokmasıyla dikkat çekiyor. Tabii daha çok da mitin seks tarafını modern dünyaya dahil ederek sonuç alıyor. Zira bu aslında seksle yaşayan bir kadının hikayesi. O kadını canlandıran Catherine Deneuve, onun aşığı rolünde ise Susan Sarandon var. Lezbiyen seks sahnesiyle çığır açmış sinema tarihinin en uçarı vampir filmi bu!
6-Vampir (Vampyr – Der Traum Des Allan Grey) (1932)
Genç gezgin Allan Grey, bir şatoya gelir. Ancak günler geçtikçe şatonun içinde açıklanamaz şeyler olmaktadır. Bir gölgeye, kabusunun kendisini öldürmesine ve daha nice şeye tanık olur. Şatonun lordunun kızlarından birinin ölmesiyle birlikte ise bu gördüklerinin gerçeğin ta kendisi olduğunu anlayacaktır. Sinema tarihinin en serbest vampir filmi olarak gösterilen yapım, gördüğümüz hiçbir alt tür örneğine benzemez. Zira aslında Sheridan Le Fanu’nun romanının uyarlamasıdır. Yani Bram Stoker’in Dracula eseri dışında da vampir filmi alt türünü kullanan romanlar olduğunun bir kanıdıdır. Yönetmenlik koltuğunda usta Danimarkalı yönetmen Carl Theodor Dreyer’in oturması da farkını ortaya koyar. Zira Dreyer, sanat sinemasındaki kilit isimlerden biridir sinema tarihi kitaplarına göre…
7-Alacakaranlık (Twilight) (2008)
17 yaşındaki Isabella’nın bir kasabayla gelmesiyle beraber orada yaşayan bir vampire aşık oluşunu anlatan yapım, gençlik filminin içine vampir motiflerini sokmasıyla çığır açtı. Bir roman uyarlaması olmasının yanında karakterlerinin sorunlarını anlatırken çizgi roman mantığını da benimsemesi tadına tat katıyor eserin. Yönetmenlik koltuğunda ise “Onüç” (“Thirteen”) filminden tanıdığımız Catherine Hardwicke var. 19. yüzyılda aristokrasi-proletarya çekişmesinin gündemde olduğu bir dönemde ortaya çıkan vampir hikayesi, burada 21. yüzyıl dünyasına uyarlanmış durumda. Öyle ki vampirler bile vejetaryen ve yarasaya dönüşmek yerine uçuyorlar!
8-Vampir Nosferatu (Nosferatu, Phantom Der Nacht) (1979)
60’larda sinemaya giren usta Alman yönetmen Werner Herzog’un Murnau’nun 1922 tarihli filmine saygı duruşunda bulunduğu yapım, o filmi renkli döneme birebir uyarlamasıyla dikkat çekmiştir her zaman. Bu tarafıyla da kimi zaman şiirsel sekanslarıyla eşine az rastlanır bir vampir filmi olmayı becermişti. Nosferatu’yu Herzog’un kadim dostu ve oyuncusu Klaus Kinski’nin, onu ziyarete gelen emlakçı Jonathan Harker’ı ise Bruno Ganz’ın (“Çöküş” filminin Hitler’i) canlandırdığı yapıt, 19. yüzyıldaki dünyayı kavramasıyla dikkat çekmiştir en çok da. Tabii Murnau’nun filminden farkı, vampir karakterine Graf Orlok yerine Kont Dracula ismini vermesidir.
9-Dracula’nın Dehşeti (The Horror Of Dracula) (1958)
Aynen 1930’larda Universal’ın yaptığı gibi 50’lerde de İngiliz Hammer Films şirketi korku filmi üretmek için kesenin ağzını sonuna kadar açtı. Zira şirket, korku filmi üreticisi olarak anılmak istiyordu. Bu bağlamda da bu filmin yönetmeni Terence Fisher’a Mumya, Kurtadam ve Frankenstein filmleri çektirmesinin yanında, “Quatermass Experiment” gibi farklı korku filmleri de üretti. Bu filmlerin çoğunluğunun başrolünde ise sonradan kültleşecek oyuncu Christopher Lee rol aldı. “Yüzüklerin Efendisi”nde Saruman rolünde izlediğimiz oyuncuyu, bu filmde Kont Dracula rolünde görüyoruz. Tabii en önemlisi de bu uyarlamanın Bram Stoker’in romanına yüzde yüz anlamda sadık kalarak metnin özündeki gotik atmosferi koruması. Yani Jonathan Harker’ın Kont Dracula’nın şatosuna girip vampire dönüşmesiyle birlikte yaşananlar anlatılıyor yine. Ancak burada vampir avcısı Van Helsing biraz daha ön planda…
10-Karanlıklar Ülkesi (Underworld) (2003)
Selene, vampirlerle kurtadamların arasında kalmış bir avcıdır. Vampir olması ise bu savaşta taraf tutmasını sağlamaktadır. Ancak Michael adlı bir kurtadama aşık olunca onun için her şey daha farklı olacaktır. Len Wiseman’ın yönettiği yapım bir çizgi roman uyarlaması. “Karanlık Ülkesi”nin piyasaya çıktığı yıl ABD’de 60 milyon dolarlık bir gişe geliri getirmesi, 2006’da bir de devam filminin çekilmesini sağladı. O film de 70 milyon dolarlık bir hasılat getirdi. 2009 yılında ise serinin üçüncü filmi çekildi. “Karanlıklar Ülkesi”nin ilk iki filminde başrolü ünlü ve güzeller güzeli oyuncu Kate Beckinsale canlandırıyor. Beckinsale’i “Pearl Harbor”, “The Aviator”, “Click” gibi filmlerdeki aşık rolleriyle tanıyoruz. Serinin alt türe kattıkları ise daha çok vampir filmini kurtadam filmi ile birleştirmesinde yatıyor. Bir de tabii “Bıçağın İki Yüzü”nün yolunu izleyerek vampir filmine aksiyonu katmasında…
Serap^^mmm- Sitenin Starı xD
- Mesaj Sayısı : 1437
Kayıt tarihi : 21/12/09
Yaş : 29
Nerden : Gece Evinden
Lakap : Prenses
Geri: Gelmiş Geçmiş En Güzel Vampir Filmleri...
twilight qene ilk 10'a qirmiş
Kristen Stewart- Sitenin Starı xD
- Mesaj Sayısı : 1243
Kayıt tarihi : 29/12/09
Yaş : 28
Nerden : Forks'dan
İş/Hobiler : Öqrenci (AcLrn ccuqum x( ) xD
Lakap : DeLi KısS xD
Serap^^mmm- Sitenin Starı xD
- Mesaj Sayısı : 1437
Kayıt tarihi : 21/12/09
Yaş : 29
Nerden : Gece Evinden
Lakap : Prenses
LouéLy- Sitenin Starı xD
- Mesaj Sayısı : 1019
Kayıt tarihi : 13/03/10
Yaş : 29
Nerden : Mistik Falls
İş/Hobiler : Edebiyat.Müzik & Badminton
Lakap : Rana :)
Geri: Gelmiş Geçmiş En Güzel Vampir Filmleri...
Evet gsl gİbi tabikede twilinight 1. o ayRı
LouéLy- Sitenin Starı xD
- Mesaj Sayısı : 1019
Kayıt tarihi : 13/03/10
Yaş : 29
Nerden : Mistik Falls
İş/Hobiler : Edebiyat.Müzik & Badminton
Lakap : Rana :)
Similar topics
» Kayıta geçmiş bazı vampirler....
» Türklerin Vampir İnanışları
» Vampir Lestat
» Vampir adınız ne??
» Vampir resimleri...
» Türklerin Vampir İnanışları
» Vampir Lestat
» Vampir adınız ne??
» Vampir resimleri...
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz